Yargıtay’ın gündemine yansıyan dava konusu olay İstanbul’da yaşandı. 1999 yılında bankaya 450 bin lira para yatıran davacının mevduatı, kendisinden habersiz bir formda, Off Shore hesabına aktarıldı. Kısa müddet sonra el konulan banka, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna (TMSF) devredildi.
Bankanın payları birleşmeler sonucu öbür bir bankaya devredilince bankazede mevduatındaki parasını alabilmek için dava açtı. 16 yıllık yargılama sonrasında bankaya yatırdığı 450 bin lirayı ve yasal faizini alan davacı, faiz ile karşılanamayan yüksek ölçüde munzam ziyanının oluştuğunu, parasını vaktinde almış olması durumunda daha yüksek gelir getiren bir yatırıma yöneltmeden faize faiz işleterek tasarrufunun gerçek kıymetini korumuş olacağını belirterek, ziyanının karşılanmasını istedi.
İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi davayı reddedince belge İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesinin gündemine geldi. İstinaf başvurusu da reddedilen belgenin temyiz incelemesini Yargıtay 11. Hukuk Dairesi yaptı. Yaşanan ekonomik gelişmeler karşısında paranın satın alma pahasının büyük ölçüde azaldığının tartışmasız ve yaşanan bir gerçek olduğuna dikkat çeken Daire, alacaklının maruz kaldığı ziyan ölçüsü için ortalamalar bulunarak munzam (eklenmiş) ziyanının hesaplanması gerektiğine hükmetti.